23.7.2023 00:00:00

HAKARET SUÇU

HAKARET SUÇU NEDİR ?

Hakeret suçu, Türk Ceza Kanunu madde 125 ve devamında düzenlenenmiştir. Kanunda hakaret suçu; bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat etmek veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldırmak şeklinde tanımlanmıştır.  Hakaret suçu kanunda şerefe karşı suçlar başlığı altında düzenlenmiş olup burada dikkat edilmesi gereken,  eylemin kişinin onur ve saygınlığını rencide edici nitelikte olmasıdır. Bu nedenle ağır eleştiri, kaba sözler hakaret olarak nitelendirilemez.        

Hakaret suçu iki şekilde gerçekleşebilir. Birincisi kişinin onur ve saygınlığını rencide edecek nitelikte somut fiil ya da olgu isnat etmek olup örnek olarak kişiye hırsız demek bu kapsamda sayılabilir. İkincisi ise sövmek suretiyle olup buna örnek olarak ta kişiye şerefsiz denmesi sövmek suretiyle hakaret suçunu oluşturur. 

Her ne kadar kişinin onur ve saygınlığını rencide edecek nitelikte somut fiil isnadı hakaret olarak sayılmış olsa da bu durumda bir isnad söz konusu ise ve bu ispatlanmışsa bu durumda hakaret suçu oluşmaz. Örnek vermek gerekirse bir kişiye ‘’sen evimden altınlarımı çaldın ‘’ demek hakaret suçunu oluşturabilir çünkü burada kişiyi rencide edebilecek bir isnad vardır.  Ancak kişinin altınları çaldığı mahkeme kararıyla kesinleşmişse bu durumda hakaret suçu oluşmaz. Burada dikkat edilmesi gereken bir konu da ispat edilmiş olsa da bu şekilde kişiye hakaret edilirse suç oluşur. Vermiş olduğumuz örnekte kişiye ‘’evimden altınlarımı çaldın’’ şeklinde bir isnatta bulunulursa ve bu isnad ispat edilirse hakaret suçunun oluşmayacağını belirtmiştik. Ancak bu durumu bilerek ve kişiye hakaret etme kastıyla hırsız denilirse bu durumda hakaret suçu oluşur.  

 

HAKARET SUÇU ŞİKAYETE BAĞLI MIDIR ?

Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı işlenen hakaret suçu hariç olmak üzere diğer durumlarda soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlıdır. Bu durumda hakaret eden kişi hakkında yetkili kimse 6 ay içinde şikayette bulunmadığı takdirde soruşturma ve kovuşturma yapılamaz. 6 aylık süre, şikayet hakkı olan kişinin fiili ve failin kim olduğunu bildiği veya öğrendiği günden başlar. Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı işlenen hakarette ise şikayet olsa da olmasa da soruşturma ve kovuşturma yapılır.

Mağdur, şikayet etmeden önce ölürse, veya suç ölmüş olan kişinin hatırasına karşı işlenmiş ise; ölenin ikinci dereceye kadar üstsoy ve altsoyu, eş veya kardeşleri tarafından şikayette bulunulabilir.

 

HAKARET SUÇU UZLAŞTIRMA KAPSAMINDA MIDIR ?

Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı işlenen hakaret suçu hariç olmak üzere diğer durumlarda hakaret suçu uzlaştırma kapsamındadır. Yani dava açılmadan önce ya da açıldıktan sonra uzlaştırma mümkündür. Bu durumda uzlaşma sağlanırsa soruşturma aşamasında kovuşturmaya yer olmadığı (takipsizlik) kararı verilir, dava aşamasında ise duruma göre düşme ya da hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilir.

 

HAKARET SUÇUNUN NİTELİKLİ HALİ

Hakaret suçunun ;

- Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı,

- Dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı,

- Kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle işlenmesi nitelikli hal olarak düzenlenmiş olup bu durumlarda ceza arttırılır . Aynı şekilde hakaret suçunun alenen işlenmesi durumunda da ceza arttırılır.

 

KARŞILIKLI HAKARET VEYA HAKSIZ BİR FİİL NEDENİYLE HAKARET (TCK 129)

Kanunda karşılıklı hakaret durumu da düzenlenmiş olup bu durumda durumun mahiyetine göre taraflardan biri ya da her ikisi hakkında ceza indirimi yapılabileceği ve hatta ceza vermekten de vazgeçilebileceği düzenlenmiştir.

Aynı şekilde haksız bir fiile tepki olarak hakaret suçu işlenirse bu durumda da cezada indirim yapılabileceği gibi ceza vermekten de vazgeçilebilir.

Kasten yaralama suçuna tepki olarak hakaret suçu işlenirse bu durumda kişiye ceza verilmez.

 

GIYAPTA HAKARET

Hakaret suçu mağdurun huzurunda işlenebileceği gibi gıyabında da işlenebilir. Gıyapta hakaretin cezalandırılabilmesi için, mağdurun yokluğunda en az ikiden fazla kişilerle ihtilat edilerek yani en az üç kişinin hakaret sözünü öğrenmiş olması kaydıyla hakaretin yapılması şarttır. Mağdur bu sayıya dâhil değildir. Mağdurun hazır olması halinde gıyapta hakaretten bahsedilemez. Kendileriyle ihtilat edilen kişilerin bir arada bulunmaları ve hakaret sözünü aynı anda öğrenmelerine gerek yoktur. İhtilat aktarma suretiyle gerçekleşmişse hakaret sözlerinin aynı yada benzer olması aranmalıdır. Fail, sözlerini ikiden fazla kişiye söylemekte yada daha çok kişinin duyabileceği bir yerde konuşmakta ve sözleri başkaları tarafından duyulabilmekte, failde bu durumun bilincinde ise ihtilat oluşmuştur. (Yargıtay 15. Ceza Dairesi, 2012/12238E., 2013/414K., 16.01.2013 Tarihli Kararı.)

 

HAKARET SUÇUNUN CEZASI

a-Hakaret suçunun basit hali yani bu suçun somut bir fiil veya olgu isnadı ya da sövmek suretiyle işlenmesi halinde üç aydan iki yıla kadar hapis cezası verilir. (TCK 125/1)  

Ayrıca fiilin, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi halinde yine üç aydan iki yıla kadar hapis cezası verilir. (TCK 125/2)

b-Hakaret suçunun ;

- Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı,

- Dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı,

- Kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle işlenmesi halinde ise cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz. (TCK 125/3)

c-Hakaret suçunun alenen işlenmesi halinde ceza altıda biri oranında arttırılır.(TCK 125/4)

d- Kurul hâlinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret edilmesi hâlinde suç, kurulu oluşturan üyelere karşı işlenmiş sayılır. Ancak, bu durumda zincirleme suça ilişkin madde hükümleri uygulanır. (TCK 125/5)

          

HAKARET SUÇUYLA İLGİLİ YARGITAY KARARLARI

‘’Hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleşmesi gerekmektedir. Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı bazı durumlarda nispi olup, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Kişilere yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref, ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövmek fiilini oluşturması gerekmektedir. Somut olayda sanıkların, kolluk görevlisine yönelttiği iddiası olan “lan” kelimesi içeren ifadenin katılanların onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmayıp, rahatsız edici, kaba ve nezaket dışı söz niteliğinde olduğu ve hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, Kanuni olmayan ve yerinde görülmeyen gerekçe ile hakaret suçundan mahkumiyet kararı verilmesi nedeniyle bozulmasına ‘’( YARGITAY 18.Ceza Dairesi E: 2017/ 3837 K: 2019 / 4617 T: 11.03.2019 )

 

“Yargılamaya konu somut olayda; sanığın, polis memuru olarak görev yapan müştekilere söylediği kabul edilen “siz kim oluyorsunuz, tutanak yapamazsınız” şeklindeki sözlerinin, müştekilerin onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmayıp, rahatsız edici, kaba ve nezaket dışı hitap tarzı niteliğinde olduğu, dolayısıyla hakaret suçunun unsurları itibari ile oluşmadığı gözetilmeden, sanığın beraatı yerine mahkûmiyetine karar verilmesini” bozmayı gerektiren bir sebep olarak görmüştür. (YARGITAY18. CEZA DAİRESİ, E. 2015/33059, K. 2016/14401,T. 30.6.2016.)

 

‘’Sanığın 02.06.2009 tarihinde BİMER’e yaptığı başvuruda kaymakam olan mağdur ... hakkında söylediği biçimindeki sözün, dilekçenin bütünü içerisindeki yeri ve bağlamı, şikayet ettiği şahıslar hakkında gerekli idari soruşturmanın yapılmadığı yönündeki sanığın kanaati dikkate alındığında, bu sözün hak arama özgürlüğü kapsamında sert eleştiri niteliğinde olduğu, mağduru doğrudan hedef almadığı gibi onu görevinden dolayı aşağılama, küçültme boyutuna ulaşmadığı anlaşıldığından, bu mağdur bakımından beraat kararı verilmesi gerekirken kanuni olmayan gerekçe ile mahkumiyetine karar verilmesi, nedeniyle bozma kararı verilmiştir.’’ YARGITAY 4.Ceza Dairesi E: 2012 / 32715 K: 2014 / 1111 T: 20.01.2014 )

 

“Katılanın sanığa göndermiş olduğu mesajda hakkını helal etmeyeceğine yönelik ifadesine sanığın “…bende hakkın varsa Allah rızası için etme, edersen şerefsizsin…” diyerek karşılık verdiğinin anlaşılması karşısında, isnadın şarta bağlı veya bir olasılık halinde dile getirildiği, hakaret etme kastıyla hareket edilmediği gözetilmeden sanığın mahkûmiyetine karar verilmesi hatalıdır.”  sonucuna varılmış bulunulmaktadır. (YARGITAY 18. CEZA DAİRESİ, E. 2015/11227, K. 2016/14515 ,T. 19.9.2016.)

 

‘’Ceza infaz kurumunda hükümlü olan sanığın, kardeşiyle telefon görüşmesi yaptığı sırada, müşteki infaz koruma memuruna sinkaflı sövdüğü ve bu görüşmeyi dinleyen görevlilerce fark edilip tutanak tutulduğu ve CD kayıtlarından da hakaret eyleminin sabit olduğunun kabul edilmesine karşın, Ceza İnfaz Kurumlarında telefonla görüşme hakkının, 5275 sayılı Kanunun 66. Maddesinde ve bu Kanun’a dayanılarak çıkarılan 20.03.2006 tarihli Bakanlar Kurulu kararıyla kabul edilen Ceza İnfaz Kurumları’nın Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük’ün 88. Maddesinde düzenlendiği, bu yönüyle ceza infaz kurumlarında yapılan dinleme işleminin, ‘’kanuna dayalı idari tedbir’’ niteliğinde olduğu, idari tedbir niteliğindeki bu dinlemeden elde edilen kayıtların, adli dinlemelere ilişkin CMK’nın 135. Maddesinde sayılan katalog suçlar arasında da bulunmayan hakaret eyleminin gerçekleştiği yönünde hukuka uygun bir delil olarak nitelenemeyeceği gözetilmeden, sanığın beraati yerine mahkumiyetine karar verilemesi’’ bozma sebebi sayılmıştır(YARGITAY 18. CEZA DAİRESİ E:2015/3698, K:2016/6930 )

 

‘’Sanık hakkında kamu görevlisine hakaret suçundan kurulan hükümde; hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin ..., şeref ve saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleşmesi gerekmektedir. Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı bazı durumlarda nispi olup, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Kamu görevlileri veya sivil vatandaşa yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, ..., şeref, ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövme fiilini oluşturması gerekmektedir. Öte yandan kendilerine belirli idari yetkiler verilmiş görevlilerin, sözlerine ve eylemlerine getirilen eleştirilere daha fazla hoşgörü göstermeleri gerektiği AİHM içtihatlarında kabul edilmektedir. AİHM, kamu görevlilerine karşı yapılmış hakaret içerikli ifadelerle ilgili bir başvuruda, başvuruya konu sözlerin, kamuoyunun söz konusu görevlinin performansına duyduğu güveni ortadan kaldırmaya yönelik gerçek bir tehlike meydana getirip getirmediğini incelemektedir.



Tüm bu bilgiler ışığında; olay günü sanığın, müştekilere hakaret ettiğine dair her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği gibi sanığın müştekiye söylediğini kabul ettiği ''Allah belanızı versin, benim çoluğumun çocuğumun ekmeğini yediniz sizin de çoluğunuzdan çıksın'' şeklindeki beddua nitelikli sözlerin, muhatapların ..., şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmayıp, rahatsız edici, kaba ve nezaket dışı hitap tarzı niteliğinde olduğu ve hakaret suçunununsurları itibariyle oluşmadığı gözetilmeden, yine mahkemece alınan kemara kayıtlarının çözümüne ilişkin 21.04.2014 tarihli bilirkişi raporunda “sanığın polislere ve polis motoruna bir müdahalede bulunmadığına” dair tespit karşısında; sanığın mahkumiyetine yeterli kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği anlaşıldığından sanığın atılı suçlardan beraatı yerine yazılı şekilde mahkumiyetine hükmedilmesi’’ nedeniyle bozulmuştur  ( YARGITAY 8.Ceza Dairesi E: 2017/ 5584 K: 2019 / 4626 T: 01.04.2019 )

 

Geri